Kırklareli’de en çok gördüğüm sorunlardan biri insanlardaki iletişimsizlik. Fakat ben bugün bireylerarası bir ilişkiden çok, bireyin kendi içsel konuşmasına adapte olmak istiyorum. Bireylerarası iletişim, klasik iletişim tanımlamalarında kullandığımız, “kaynak, mesaj, hedef” öğelerini sağlayan, belli bir yakınlık içinde gerçekleşen (yüz yüze ilişki gibi), karşılıklı olarak mesaj alışverişinin olduğu (çift yönlü), sözlü, yazılı veya sözsüz olarak gerçekleşebilen iki veya daha fazla kişi arasındaki iletişimi anlatır. Bireylerarası iletişimde yüz yüze iletişim kurulabileceği gibi, kitle iletişim araçları dışında kalan kişisel araçlarla da (mektup, telefon, faks vb.) iletişim kurulabilir.

Kişiler kendilerini çevrelerine kabul ettirebilmek ve toplum içinde yaşayabilmek için; bilgi, anlam ve düşünce alışverişlerini içeren iletişim eylemine girerler. Kişilerarası iletişim, toplumsal iletişimin ve onun bir çeşidi olan kurumsal iletişimin özünü oluşturur. İletişimin başlıca amacı, bireylerarası ilişkilerin kurulup devam ettirilmesini sağlamaktır. İletişim toplumun, kurumlaşmanın ve bir arada yaşamanın temelidir.

Bireylerarası iletişim, “insanların birbirleriyle amaçsal bir yönelimi gereği” ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu iletişim türünde, aile, arkadaşlık gibi küçük birincil grupların veya sendika, dernek gibi büyük ikincil grupların dinamiklerine göre yüz yüze, birebir veya birden fazla kişiyle kurulmaktadır.

Bireylerarası iletişim, bilgi edinme, seçme, algılama, yorumlama, saklama, başkalarını tartıp varılan yargılara göre davranma sanatı olarak tanımlanır. Kişi dış dünyayı anlamak için, kendi amacına uygun olarak çevresine ve çevresindekilere ilgi gösterir. Çevreden aldığı verileri/mesajları önemsemesi durumunda bilgiye dönüştürür.

Bilgi edinmede veri seçimi, yorumu ve saklanması önemlidir. Seçimde, yorumda ve saklamada bireyin gereksinimi, tutumu, inançları, değer ölçüleri, hedefleri, yetenekleri, kullanım olasılığı, deneyimleri ve alışkanlıkları önemli etkenler olarak öne çıkar. Usluata’nın Ruben’den aktardığına göre, bireylerarası iletişim şu şekilde gerçekleşir.

Grup, ortak birtakım özellikleri paylaşan, birbiriyle etkileşim içinde olan, ortak bir amacı paylaşan insanlardan oluşan bir topluluk olarak tanımlanabilir. Grup yüksek oranda bir bağlılığı gerektirir ve grup üyelerinin paylaştığı özellikler ortak ilgi alanları, değerleri, ortak etnik/dil geçmişi ve akrabalık bağları olabilir.

Bir topluluğa grup diyebilmek için, yan yana veya bir arada bulunmaları yeterli değildir. Grupların oluşması ve varlığını sürdürebilmesi için mutlaka üyeleri arasında bir iletişim ve etkileşimin bulunması gerekir. Diğer yandan "grup" diye adlandırılan sosyal varlıklar; genel bir deyişle insanların "iletişim davranışı"nı etkilemektedir. İletişim yoksa, grup yoktur, sadece bir yığın veya kalabalık vardır.

Gruplarda iletişim, “bir grup olarak hareket etme özelliği kazanmış kişiler” arasında gerçekleşmektedir. Grubun ortak özellikleri, grup iletişiminin yoğunluğunu, içeriğini ve akışını büyük ölçüde belirlemektedir. Grup iletişimi de kişilerarası iletişimde olduğu gibi, aynı mekânı paylaşma ve yüz yüze gerçekleşme özelliklerini taşır. Gruplar iletişimlerini yüz yüze kurabilecekleri gibi, iletişim teknolojileri aracılığıyla da kurabilirler. Telekonferans teknikleriyle gerçekleştirilen iletişim, grup içi ve gruplar arası iletişimin bir aracı kullanılarak gerçekleştirilmesine güzel iyi bir örnektir.

Grup iletişimi, grup içi ilişkileri düzenleyen, grubu koordine eden ve grup normlarını belirleyip yayan bir iletişim türüdür. Bu sayede bireyler arasında koordinasyon sağlanmakta, otorite ve normlar tanımlanmakta, çevreyle veri alışverişi gerçekleştirilmektedir. Grup iletişimini etkileyen en önemli faktör grubun özellikleridir. Grubun özelliklerine göre kendine has iletişim yapısı oluşur ve grup üyeleri içinde yer aldıkları bu yapıya ters düşmemek için zorunluluğu olan veya olmayan iletişim kurallarına ve biçimine uymaya özen gösterirler.

İletimin gerçekleşme biçimi ve insani ilişkiler bakımından grupları, birincil ve ikincil gruplar olmak üzere iki kategoride değerlendirebiliriz. Birincil grup belli, tek veya birkaç amacı gerçekleştirmeye yönelik olmayıp; onun yerine bireylerin toplam yaşamıyla ilgili olarak destek ve anlayış temeli üzerine kurulmuştur. Bu nedenle aile ve arkadaş çevresi gibi birincil gruplarda ilişkiler kişisel ve senli benli (enformel) gerçekleşir.

Günlük yaşamda insanlar aynı zamanda ikincil gruplarda yer alırlar. İkincil gruplar geçicidir; amaçları değişir; yapıları ve rolleri gevşekçe tanımlanmıştır; birincil amaçları belli bir görevi tamamlamak değildir; paylaşılan eylem veya bağdan geçerek ortak tatmine ulaşmaktır. İkincil gruplarda sayı genellikle daha fazladır; ilişki kişisel, yakın ilişki değil, resmi sizli bizli (kurumsal, formel bir yapıda) ilişkilerdir.