Kırklareli’de sağlık hizmetleri konusunda çok sıkıntı yaşamasak da ülkenin pek çok yerinde hala sağlık hizmetlerine ulaşamayacağını düşünen bir kesim var. Günümüzde sağlık ve hastalık konuları, sadece tıbbın değil diğer bilimlerin de çalışma alanına dönüşmüştür. İlk bakışta tıbbın alanı olarak algılanan ve sosyal bilimcilerin uzun yıllar uzak durduğu sağlık ve hastalıkla ilgili konular günümüzde pek çok bilim dalının ilgi gösterdiği çalışma alanlarına dönüşmüştür. İlk başlarda sağlık ve hastalık kavramları biyomedikal model çerçevesinde tıbbi boyutta ele alınmış ancak bu modele yöneltilen eleştiriler bağlamında sağlık ve hastalığın sosyokültürel boyutu dikkate alınmaya başlanmıştır.

Bu bölümde sağlık sosyolojisinin temel kavramları olan sağlık ve hastalık kavramlarının sınırları çizilmeye çalışılmakta sağlık ve hastalığın göreliliğinden yola çıkılarak her toplumun kendi kültürel değer ve normları çerçevesinde sağlık ve hastalığın nasıl sosyal olarak inşa edildiği irdelenmektedir. Ayrıca hastalığın sosyolojik olarak kavramsallaştırılmasının gelişiminde önemli bir rol oynayan sapan davranış kavramı da ele alınarak, Parsons’ın hasta ve hekim rolü kavramsallaştırması tartışılmaktadır.

Sağlık evrensel bir kavram olmasına karşın herkesin kabul ettiği ortak bir sağlık tanımı yapmak oldukça güçtür. Sağlık kavramının hastalık kavramına bağlı olarak tanımlanması, sağlık ve hastalığın birbirinin simetriği olamayacağı gerekçesiyle eleştirilse de sağlık ve hastalık bir kavram çifti olarak sıklıkla birlikte kullanılmaktadır. Sağlık ve hastalığa ilişkin çalışmalar yakın zamana kadar sağlık bilimciler tarafından Biyomedikal Model çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.

Biyomedikal modelde insanı oluşturan hücre, doku, organ ve sistemler özdenge olarak adlandırılan bir uyum ve düzen oluşturacak şekilde etkileşim içindedirler. Biyolojik özdenge sağlıklı olma hali, bu dengenin bozulması ise hastalık ya da tıbbi bir duruma gidiş olarak değerlendirilir.

Sağlık ve hastalığı tıbbi boyutuyla ele alan bu model çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır. Gönç Şavran'a göre bu eleştiriler şu şekilde özetlenmektedir: Bireyin bütünlüğü bozulmakta, birey bedeninden soyutlanmakta, hastalığın toplumsal nedenleri görmezden gelinmekte, sağlık ve hastalık hakkında tıbbın kendisinin ürettiği "bilimsel” bilgi dışındaki bütün bilgi ve değerlendirmeler geçersiz kabul edilmektedir.

Biyomedikal modele yönelik yukarıdaki eleştiriler sonucunda yirminci yüzyılın ortalarında sağlığı sosyoekonomik ve kültürel açıdan çok boyutlu olarak ele alan sosyal model önem kazanmaya başlamıştır. Sosyal Model bağlamında sağlık ve hastalığın toplum tarafından sosyal ve kültürel olarak inşa edildiği görüşü öne çıkmıştır. Bu modelin günümüzde kabul görmesi biyolojik unsurların ve tıbbi boyutun inkâr edilmesi anlamını taşımamakta sağlık ve hastalığın tüm boyutlarıyla bütüncül olarak incelenmesi hedeflenmektedir.

Bircher'e göre sağlık yaş, kültür ve kişisel sorumluluk ile orantılı yaşam taleplerini karşılayan fiziksel, zihinsel ve sosyal bir potansiyel ile karakterize dinamik bir iyi olma durumudur. Potansiyelin bu talepleri karşılamak için yeterli olmadığı durum ise hastalıktır. Ona göre potansiyel biyolojik olarak verilmiş ve bizzat edinilmiş kısmi potansiyel olarak iki grupta ele alınmakta ve onların oranları yaşam döngüsü boyunca değişmektedir.

Bireylerin biyolojik olarak verilen kısmi potansiyeli başlangıçtaki genetik yapılarından ve doğum öncesi gelişiminden kaynaklanmakta ve biyolojinin adaletsizliğinin bir parçası olarak kişiden kişiye değişmektedir. Engelhardt bu durumu doğal piyango olarak adlandırmaktadır. Bireyin diğer kısmi potansiyeli ise immünolojik yetkinlik, fiziksel yetenekler, öğrenme ve diğer beceriler, psikolojik ve ruhsal gelişim, sosyal sermaye gibi yaşamı boyunca bizzat elde ettiği potansiyeldir. Bu bakış açısına göre sağlık doğuştan getirilen potansiyel ile sonradan edinilen potansiyelin bileşiminden oluşmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütünün "sadece hastalık ve sakatlığın olmaması değil; fiziksel, ruhsal ve sosyal tam iyilik hali" şeklindeki sağlık tanımı sağlığın çok boyutlu ve bütüncül olarak ele alınması ve sağlığı pozitif göstergelerle tanımlamak açısından oldukça önemli bir adımdır. Dünya Sağlık Örgütünün yukarıda yer alan tanımına kadar sağlık, ölüm ve hastalık gibi sürece negatif yönden yaklaşan parametrelerin olmayışı olarak ve daha çok tıbbi boyutla tanımlanmaktaydı. Ancak DSÖ'nün bu tanımı da yıllar içerisinde bazı eleştirilere maruz kalmıştır.

Örneğin, bazı kültürel durumlarda bireylerin bedensel rahatsızlıkları olmasına rağmen kendilerini ruhsal ve sosyal anlamda rahat hissetmeleri açıklanamamaktadır. Eleştiriler nedeniyle DSÖ sağlık tanımına sonradan; "sosyal ve ekonomik olarak üretici bir yaşam sürebilme" ifadesini eklemiştir.