Dün bir fikrin, bir icadın ortaya çıkması üzerine birkaç planımızı değerlendirmiştik.

En son bir alan oluşturmak üzerine konuşmuştuk. Bu alanı yaratabilmeniz için gerekli olanları da sıralamıştık.

Engelleri kucaklamamız gerekiyor demiştik hatta.

Hayat gerçekten engellerle dolu. Daha önce de altınız çizmiştik; bazıları bu engelleri aşar bazıları görmezden gelir bazıları da o engeli düşündüğü, gördüğü anda vazgeçer yürümekten.

Bu konunun üzerine gitmek gerekiyor.

İnsan hatalarıyla gelişiyor. Hatalarıyla öğreniyor. Evet bir engelin üzerinden geçmek bazen çok acı verici olabilir ama o acı insanı geliştirebilir de.

Gelelim diğer konulara. Yeniliklere açık olmak gerekiyor. Yeni fikirlere, yeni düşüncelere, yeni sözlere, eleştirilere açık olmak gerekiyor.

Hatta açık olmanın ötesinde bunları aktif olarak dinlemek, aktif olarak aramak gerekiyor. Yeni maceraları kovalamak gerekiyor.

Bu da risk almak demek aslında. Çünkü her yeni adım bir risk demek aynı zamanda. Bir şey seçtiğimiz zaman yanında neler getirebileceğini bilmiyoruz. Bu bizi birkaç adım geriye de götürebilir, hiç ummadığımız kadar ileriye de taşıyabilir.

Bunu bilmeden, risk alarak çıktığımız yollar aslında o fikirleri oltalamanın yollarından biri.

İşte tam bu risk konusunda bir de risk almayı ve maceracı olmayı anlamamız gerekiyor.

Attığımız her adımın risk içerebileceğini söyledik biraz önce. Fakat adım atmaktan da korkmamamız gerekiyor.

Bunun da ayarını tutturmak lazım. Hem hata yapmaktan korkmamalı hem de hayatımız pahasına risk almaktan kaçmamız gerekiyor.

İnsan bunun ayarını kaçırıyor.

Bizim asıl amacımız bitiş çizgisine hızlı, en hızlı şekilde yetişmek değil. Hani engellerden bahsetmiştik ya, o engellerin üzerinden atlamak aklımıza gelen ilk çözüm olabilir.

Fakat bu çözümün doğru olup olmadığı konusunda asla düşünmeden hareket etmek de kendimize yeni bir risk oluşturmak olur.

Karşımıza çıkan engelleri nasıl aştığımız, karşımıza çıkan problemleri nasıl çözdüğümüz çok önemli. Bunlar aslında bizi biz yapan şeyleri oluşturuyor.

Hayat yolculuğumuzu, fikir yarışlarımızı öyle ya da böyle bitireceğiz.

O sebeple hızlı davranmaya gerek yok. Yavaş hareket etmek faydalıdır bence. İnsan dinlenebilmeli, uyumalı ve yavaşlamalı.

Bazen bazı rüyaların, bazı uykuların ve bazı hayallerin uzun süre düşünülen fikirlerden çok daha iyi olduğunu anlamamız lazım.

Hayallerimizin peşine düşmeliyiz.

Bugün, ağzımız açık izlediğimiz her projenin, keşke benim aklıma gelseydi dediğimiz her fikrin peşinden koşabilecek cesareti bulabilmemiz lazım.

Hayatımız boyunca hep bir şeylerin peşinden koşacağız. Bir şeyleri yapmak için enerjimizi, vaktimizi harcayacağız. Ve tüm bunların buna değmesi gerekiyor.

Fikrimiz, her daim bizi ayakta tutabilecek yegâne şeylerden biri. Bir hayalin ışıltısı bizi günlerce uykusuz bırakabilir. Tüm yorgunluğumuza rağmen çalışmamızı sağlayabilir.

Unutmamak lazım ki sığ sularda küçük balıklar yüzer; büyük balıklar istiyorsanız suyun derinliklerine gitmek gerekiyor.

Önümüzdeki küçük engeller, bizi küçük hedeflere ulaştırıyor. Oysa büyük engeller; her daim daha büyük kazanımlar bırakacak bize.

Bu yüzden tüm riskleri göz önüne alarak hareket etmeliyiz ama aynı zamanda riske de balıklama atlamamak lazım.

Seçtiğimiz yollar, önümüze sunulan seçenekler, hedeflerimiz, hayallerimiz hem bize bir şeyler getirecek hem de bizden bir şeyler götürecek.

Önemli olan bu seçimlerden karlı çıkmak.

Aklımızdakilere ulaşabilmek ve ulaşma yolculuğunda keyif alabilmek dileğiyle.

Görüşmek üzere.