Besteci kimliği yanında aranjör olarak da dikkatleri üzerinde toplayan Kemal Ceyhan, besteci kimliğinin duygusunun kaynağı, aranjörlük o duygunun hayata geçme biçimi olduğunu ifade etti. Sanatsal konularda ve popüler kültürün başkenti İstanbul diyerek sözlerine başlayan Kemal Ceyhan “Türkiye’de müzik sektörünün merkezi fiilen İstanbul’dur, bu bir gerçek. Ancak merkezde olmak üretkenliği garanti etmez. Adana’da olmak beni geride bırakmadı; aksine beni daha özgün, daha sahici kıldı. Çünkü burada hayat daha çıplak yaşanır. Acı da sevinç de filtresizdir. Bugün teknoloji sayesinde coğrafya artık bir engel değil. Mesele nerede olduğun değil, ne söylediğindir” dedi. Dijital çağın uzakları yakın ettiğini de dile getiren Kemal Ceyhan, Adanalı star isimler ve müzisyenler ile temasta olduğunu da dile getirirken, İstanbul’da dönen kulislerin içinde olmamak tek eksiğimiz vurgusunu yaptı. Adana’da yaşamasının müziğine etkilerini de “Bu coğrafyada hayat kolay değil. Yoksulluk, göç, kayıp, dayanışma… Hepsi iç içe. Bu şartlar insanı ya sertleştirir ya da derinleştirir. Güneydoğulu besteciler duyguyu hayata geçirirken bunu yapay bir melankoliyle değil, yaşanmışlıkla yapar. Bu yüzden eserler daha gerçek, daha dokunaklıdır. Bu sadece müzikal değil, sosyolojik bir meseledir” sözleriyle dile getirdi. 2026 yılı benim için üretimi daha görünür kılacağım bir yıl olacak ifadesinde bulunan Kemal Ceyhan, yeni besteler, güçlü aranjeler ve farklı projeler üzerinde çalışıyorum, ayrıca genç müzisyenlere alan açan, onları destekleyen projeleri önemsiyorum ve ben bireysel başarıdan çok kolektif hafızaya katkı bırakmayı önemsiyorum. 2026’yı bu anlayışla karşılıyorum ifadesiyle sözlerini tamamladı.




