CHP Kırklareli Milletvekili Fahri Özkan, Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel’in TBMM’de haftalık değerlendirmelerini yaptığı CHP Grup Toplantısına katıldı. Toplantıda, ülke gündemi ve Meclis çalışmaları ele alınırken, parti politikaları ve önümüzdeki döneme ilişkin stratejiler değerlendirildi. Vekil Fahri Özkan’ın da katıldığı toplantıdan öne çıkan başlıklar Cumhuriyet Halk Partisi tarafından paylaşıldı.
Toplantının açılış konuşmasında Özel’in cümleleri ise şunlar oldu:
“Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Hoş geldiniz, şeref verdiniz. Değerli milletvekillerimiz, Türkiye’nin dört bir yanından grubumuzu şereflendiren çok değerli konuklarımız ve biraz önce Grup Başkanvekilimiz isimlerini saydı. İsimlerini saydığı, sayamadığı, ülkemizi uluslararası alanda temsil eden, önlerindeki hiçbir engeli engel görmeyen, göğsümüzü kabartan çok değerli engelli ve paralimpik sporcularımız hoş geldiniz, hepinizle gurur duyuyoruz” dedi. Özel, şunları söyledi:
‘“Değerli milletvekillerimiz, değerli konuklar bildiğiniz gibi 9-12 Ekim tarihleri arasında geniş bir heyetle yurtdışındaydık. İlk olarak İspanya’da, başkent Madrid’de Sosyalist Enternasyonal’in Prezidyum toplantısına katıldık. Aynı gün toplantı öncesi İspanya Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Pedro Sanchez ile bir ikili görüşme gerçekleştirdik. Hem dünyada solun, sosyal demokratların içinde bulunduğu süreci, dünya siyasetini, ikimizin de çok yakından takip ettiği Gazze’de yaşananları; hem de emekçilerin, emeğin hakkını, alın terini savunan, her türlü sömürüye, adaletsizliğe karşı duran, sosyal demokratların, sosyalistlerin mücadelesini nasıl daha yukarıya taşıyacağımızı, bunu yaparken de birilerinin toplumu, halkları birbirine düşman ederek, toplumu kutuplaştırarak, devlet yönetmek yerine gücü yönetme anlayışına karşı nasıl birlikte mücadele edeceğimizi konuştuk. Ardından da tüm kardeş partilerimizle birlikte çok verimli bir toplantı yaptık. Belçika’nın başkenti Brüksel’e geçtik. 19 Mart sivil darbe girişiminin sonrasında Türkiye’nin dört bir yanında gecesiyle - gündüzüyle, yazıyla - kışıyla, güneşin - dolunun altında 60 eylem gerçekleştirmiştik. Yurtdışındaki soydaşlarımızdan davet vardı ve 61’ncisini Brüksel meydanında gerçekleştirdik. Avrupa’daki yurttaşlarımız oradaydı. Dayanışma gösteren, yanımızda olan hem vatandaşlarımıza, hem kardeş partilerimize, hem de Avrupa’nın bütün demokratlarına yürekten teşekkür ediyoruz. Madrid ve Brüksel programlarımız yurt içinden ve yurt dışından büyük ilgi gördü. İlgi gösterenlerin başında da Sayın Erdoğan var. Çünkü Sayın Erdoğan öyle bir anlayışa sahip ki. ‘Geçmişte kendisine helal olan, şimdi onun yönettiği ülkede muhalefete haramdır. Onun sevabı bizim günahımız olacak. O ne yapmışsa geçmişte yapmış olacak ama bugüne gelince o her şeyi yapacak, muhalefet susacak. O bir çerçeve çizecek, muhalefet onun içinde yapılacak. Çizdiği sınırların dışına çıkılmayacak. Her türlü kötülük, her türlü hak ihlali, her türlü zulüm sessizlikle karşılanacak. O iktidarını sürdürecek, bir taraf acı çekmeye, sömürülmeye devam edecek.’ O devir kapandı, hiç kusura bakmasın o devir kapandı.”
“KAZANINCA ‘MİLLİ İRADE’, KAYBEDİNCE ‘KİRLİ İRADE’”
“Ayrıca Türkiye’de üniversitelerde başörtüsü sorunu varken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceksin, dava açacaksın, dava kazanacaksın, devletten tazminat alacaksın. Bu, Avrupa’ya şikayet etmek olmayacak. O gün de yapılanın yanlış olduğunu, hak aramanın meşru olduğunu söylüyordum. AK Parti’ye kapatma davası açılacak, üçerli, dörderli heyetler yapacaksın. Dünya başkentlerine gideceksin. Kendi ülkendeki bir yargı sürecini dünya başkentlerine anlatacaksın. Bu, meşru olacak. 15 Temmuz akşamı ne istediyse verdiklerin, etle tırnak oldukların, altına F16 çektiğin, tank verdiklerin demokrasiye karşı darbe girişimine girişecek. Biz senin bize yaptığın husumetleri, haksızlıkları, her şeyi bir kenara bırakıp, demokrasinin yanında ve darbenin karşısında bulunacağız. Sabah ilk teşekkür telefonunu bize açacaksın. Sonra diyeceksin ki ‘CHP’nin uluslararası bağlantıları çok güçlü. Yardım edin de bu darbeyi dünyaya birlikte anlatalım.’ O zaman bunların hepsi olacak. Yani darbenin mağduruyken yurt dışına gidip anlatacaksın. Sonra yıllar önce ‘Bu demokrasi bizim anlayışımıza ne kadar uygun’ diyene, ‘Bir trendir, tramvaydır. İşimize geldi bindik, işimize gelmediğinde ineriz’ dediğin yaklaşımla uyumlu olarak; yıllarca seçim kazanınca ‘milli irade’, bir kere kaybedince ‘kirli irade’... Yıllarca mazbatayla fotoğraf verirken, milletin mazbatasını iptal ettirmeler, yıllarca seçim kazanınca yere göğe koyamadıklarını, seçim kaybettiğinde bir anda başka bir tarafa koymak ve bir darbeye girişmek. Darbenin mağduruyken gidip dünyaya anlatanlar, darbenin faili olunca susulsun istiyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi olarak iki yıldır dünyanın neresine gidersek gidelim… Ki gitmeden önce Türkiye’de de bunu konuştuk. Türkiye’nin tezleri neyse; Kıbrıs, Azerbaycan, Filistin konusundaki Türkiye’nin tutumunu ve fazlasını, Türkiye’nin Eurofighter’daki haklılığını, talebini, Türkiye’nin F35 programından çıkarılmasında uğradığı haksızlığı, kendi egemenlik haklarıyla ilgili Kıbrıs’la, Ege ile ilgili her şeyi en net şekilde konuşurken bir problem yok. Ama sen Türkiye’de darbeye kalkışacaksın, sandığa saldıracaksın, ondan sonra da ‘Susun, buna hiç sesinizi çıkarmayın’ diyeceksiniz.”
“KIRILAN KOL BİZİM, SALDIRILAN HAYSİYET BİZİM”
“İktidarlarının ve ittifaklarının bu konudaki yaklaşımını bugün Sayın Devlet Bahçeli açık açık söyledi grup toplantısında. Dedi ki ‘Kol kırılsın, yen içinde kalsın istiyoruz.’ İnsan gerçekten duyduğuna, gördüğüne inanamıyor. Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan kırılan kol bizim, kırılan kalp bizim, saldırılan haysiyet bizim, aşağılananlar bizim arkadaşlarımız, aileleriyle tehdit edilenler bizim arkadaşlarımız. Ama diyorsunuz ki ‘Sizin kol kırılsın, bizim yenin içinde kalsın.’ Bu memlekette kol kırık, cep delik, cepken delik, insanlar yoksul, adalet sakat ama kendi düzeniniz sürsün istiyorsunuz. Sayın Bahçeli, ‘Kızılcık şerbetini Tayyip Erdoğan’ın etrafı içsin’ diyorsunuz. Ama biz kan kusalım ‘Kızılcık şerbeti içtik’ diyelim istiyorsunuz. Kusura bakmayın hiçbir yerde o yoğurdun bolluğu kalmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi milletiyle birlikte ayaktadır, hakkını aramaktadır, sonuna kadar da arayacaktır. Bakın Türkiye’nin 6,5 milyon oy almış bir siyasi partisiyle Meclis’te merhabalaşıyoruz diye bizi terörist ilan ediyordunuz. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de nasıl bir sürecin içindesiniz? Yıllarca bebek katili dediğiniz kişiye ‘kurucu önder’ diyorsunuz. Bunların hepsi milletin gözünün önünde oluyor. Cumhuriyet Halk Partisi, tarihsel bir tutarlılık içinde geçmişte ne dediyse bugün aynı şeyi söyleyen, demokrasi, barış, kardeşlik isteyen, herkes eşit olsun isteyen, kimsenin hakkını yemeyen ama kimseye de hakkını yedirmeyen bir siyaseti takip ederken; şimdi ‘Ben zulmedeyim, siz susun, pısın, sessiz olun’ istiyorsunuz. Bu kişisel bir şey olsa neyse de şunu biliyor musunuz? Biz bir kelime eksik söylersek, siz bu milleti susturacaksınız. Biz bir adım geri atarsak, siz bu ülkeyi 50 yıl geriye götüreceksiniz. Biz bir santim eğilirsek, siz bu millete diz çöktüreceksiniz. O yüzden ne bir kelime eksik konuşacağız, ne bir adım geri atacağız, ne bir santim eğileceğiz.”