Kendimi bildim bileli evimizde büyük bir kitaplık vardı. Okumayı öğrendikten sonra cildi renkli olan kitaplar dikkatimi çekmeye başladı. O zamanlar sözde okuyordum. Daha sonra abimin yönlendirmesi ile yaş gurubuma kitaplar okumaya başladım.
Herkes tarafından çok bilinmeyen kitapları erken yaşta okuma fırsatım olmadı. Ama üniversiteye kadar hiç kendi kitaplığım olmadı.
İnternette dolaşırken dikkatimi çeken bir kitap olduğunda kitabı gidip abimin kütüphanesinde aradım. Çoğu zamanda aradığım kitabı buldum.
Son zamanlarda kaybetmiş olsam da kitap okuma alışkanlığı hiçbir şeyle değişilemez.
Yeniden bu alışkanlığı edinmek ve kendime bir düzen kurmak için biraz araştırma yaptım ve karşıma
Psk.Eser Ölçer’in ‘Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazanılır/Kazandırılır?’ adlı makalesi çıktı. Bu konuda kendini geliştirmek isteyen insanlarla dikkatimi çeken birkaç noktayı paylaşmak istiyorum;
“Konu okuma olduğunda akla hemen, klasikleşmiş olan, Türk toplumunun okumaya verdiği önemin azlığı gelir. Buna sebep olarak çoğunlukla ekonomik bahaneler ve zaman yetersizliği söylenir durur. Gerçekten de toplumsal olarak okumaya gerekli ilgimizin olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Günümüz toplumunda insanların sigara alışkanlığı nedeniyle ayda 200-300 lira harcadıkları, günde ortalama olarak 4-5 saatlerini televizyon karşısında geçirdikleri düşünülürse okuma ile ilgili öne sürülen bahanelerin yersizliği gün gibi ortaya çıkar.
Ortalama bir kitabın 15 - 20 lira olduğu ülkemizde sigara içen bir kişinin ayda minimum 10 - 15 kitap alabileceğini, günde 2 saatini harcayarak ayda 3-4 kitap okuyabileceğini görürüz. Bu yapılabilmesi çok da zor olmayan bir etkinliktir. Ne yazık ki toplumumuz gün geçtikçe okumaktan uzaklaşmakta, televizyon denen illete daha bir bağımlı olmaktadır. Bu kara tablo karşısında çocuklarımıza okuma ilgi ve alışkanlığını kazandırmanın da güçleştiği aşikârdır.
Çocuğun alışkanlıklarının ilk edinildiği yer olarak düşünüldüğünde aile ortamı, okuma alışkanlığını kazanmanın en etkin yolu olarak karşımıza çıkar. Ailenin tutum ve davranışları, aile içinde okumaya yetişkinlerin verdiği önem, evde bir kitaplığın bulunup bulunmaması, çocuğun rol modeli konumunda olan başta anne ve babanın belirli bir okuma alışkanlığına sahip olup olmaması gibi faktörler çocuğun okumayı sevip sevmemesini belirleyen önemli etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuklardaki okuma zevki oluşumu için en belirleyici faktör aile kadar çevredir de.
Çocuk çevresinden edindiği izlenimleri de zihinsel olarak değerlendirmektedir. Uygun okuma alışkanlığının olduğu çevresel koşullarda yetişen çocukların okuma alışkanlıklarını daha kolay kazandıkları gözlenmiştir. Ancak koşullar ne kadar olumlu da olsa bireysel farklılıklardan ötürü her çocukta okuma zevkinin ve ilginin farklı olabileceği gözden çıkarılmamalıdır.
Çocuklara okuma zevkini ve alışkanlığını kazandırmanın ilk yolu küçük yaşlardan itibaren çocuğa kitabı sevdirmektir. Ve unutulmamalıdır ki anne babaların sevdiği, değer verdiği, önemsediği şeyleri çocuklar daha kolaylıkla sever, değer verir ve önemserler. Kitap belirli bir yaşın faydalanacağı bir şey değildir. Her yaşın ihtiyacı olan bir şeydir. Kitaba bu gözle bakmak bizim tutumlarımızı belirleyecektir.”