İnsanlar hayatlarında pek çok farklı davranışı alışkanlık haline getiriyor. Alışkanlıkların tekrarlar sebebiyle olduğunu biliyoruz.

Marcel Proust alışkanlıklar hakkında şöyle bir serzenişte bulunmuş:

"Alışkanlık! Zihnimizin haftalar boyunca geçici bir düzenlemede azap çekmesine göz yuman alışkanlık, ama o olmasa, kendi imkanlarıyla sınırlı kalan zihnimizin bize içinde yaşanabilecek bir barınak sunamayacağı için, her şeye rağmen bulduğu zaman sevindiği, o becerikli ama ağırkanlı düzenleyici!"

Peki alışkanlık, gerçekten böyle mi anlatılmalı?

İnsanların, alışkanlık haline getirmesi gereken şeyler de yok mu?

Mesela ben, alıştığım şartların dışındaki şartlara hemen ayak uyduramıyorum. Hatta öyle ki bir şarkıyı daha önce bir sanatçıdan dinlediysem diğerleri hoşuma gitmiyor.

Daha doğrusu çok büyük bir önyargıyla yaklaşıyorum.

Çünkü zihnim onu o şekilde dinlemenin ya da o işi aynı şekilde yapmanın daha güvenli olduğuna dair bir uyarı yayıyor.

Yine de alışkanlıkların dışına çıkabilmek, yeni şeyler deneyebilmek çok güzel şeyler. İnsanı da taze hissettiriyor.

Hatta bence bazı davranışların kesinlikle alışkanlık haline getirilmesi gerekiyor. Okumak, öğrenmek ve hobi edinmek gibi.

Şunu fark ettim ki ben insanlarla tanışırken kendi yapmaktan hoşlandıklarımı anlatma konusunda biraz zorluk çekiyorum. Çünkü daha önce hobi olarak nitelendirebileceğim bir şey yapmıyordum.

Beni tanıyanlar bilir ki ben her şeye karşı çok hevesli biriyimdir ama hevesim çabuk söner. Her şeyi öğrenmek, her şeyi yapabilmeyi isterim. Başaramadığım zamanlarda da ertelerim.

Ama özellikle bir şey öğrenme konusunda oldukça sabırsızım. Bu sebeple zamana yayılması gereken öğrenimler benim için biraz zorlayıcı oluyor.

Az çok piyano ve gitar çalmayı biliyorum ama kendimi bu konuda geliştirmekte zorluk çekiyorum. Sebebi de biraz önce bahsettiğim gibi zaman yayılması gereken bir öğrenme süreci.

Biraz tezcanlılıktan sanırım, her şeyi hemen öğrenmek istiyorum.

Bu sebeple bilim kurgu filmleri bana çok çekici geliyor. Hani bir çip olsa da öğrenmek istediğim şeylerin hepsini hemen öğrenebilsem diye düşünüyorum zaman zaman.

Tüm bunların dışında yaşam kalitenizi artırabileceğinizi düşündüğüm bazı şeyler var. Beraber göz atalım:

İlk alışkanlığınız öğrenmek olsun. Büyük ya da küçük demeden, önemine bakmadan bir şeyler öğrenmeye çalışın. Çünkü bu dünyada yatırım yapabileceğiniz en mantıklı şey sizsiniz. Bugünden daha bilgili uyanmak bile size iyi hissettirecek.

Mutlaka bir hobi edinin. Yapmak istediğiniz şeyi insanlar ne der diye düşünmeden yapın. Bir şeyle ilgilenmek size iyi geliyorsa mutlaka alışkanlık haline getirin. O konuda ne kadar becerikli olduğunuzu ya da ne kadar amatör olduğunuzu düşünmeyin. Unutmayın pratik mükemmel hale getirir.

Mutlaka okuyun. Bahsettiğim okuma süreci sadece roman ve hikaye değil. Elinize ne geçerse okuyun. Öğrenmek için söylediklerimizi hatırlayın. Öğrenme sürecinde bilgilere başka pencerelerden bakabilmek muhteşem bir şeydir.

Erken kalkmaya çalışın. Kendinizi erken uyanabilmek için zorlayın gerekirse. Çünkü erken kalktığınız zaman günü ne kadar dolu yaşayacağınıza siz bile şaşıracaksınız. Sabahın henüz karanlık saatlerinde, sessizliğin içinde bir fincan kahve ya da çayla beraber soğuk manzarayı izlemek size tahmin ettiğinizden daha büyük bir haz sağlayacak.

Ve sonuncusu:

Mutlu olmaya çalışın. Olaylara pozitif yanlarından da bakabilmek için kendinizi zorlayın gerekirse. Çünkü hayat mutsuz olamayacağınız kadar kısa. Yarına uyanamama ihtimalinizi düşünün ve başınıza gelenlerden keyif almaya bakın. Tabii ki her şeye gülümseyin demiyorum. İnsanların zor zamanları da vardır.

Ama bunun üstesinden gelebilmek için yaslanabileceğiniz bir omuz bulun ve onu ömür boyu bırakmayın.

Görüşmek üzere…