Asgari ücret görüşmelerinin üçüncüsü gerçekleştirildi.
Bu arada hala anlayamayanlar için asgari ücret komisyonu tarafından tespit edilen ücrettir bu. Bir ülkedeki verilebilecek, verilmesi gereken minimum ücreti temsil eder.
Bu konu üzerine artarsa ürün ve hizmet maliyetleri de artar ve kısır döngüden kurtulamayız. Asıl mesele katma değer yaratmaktır. Katma değer yaratınca zaten bir şeyler iyileşip denge oluşturacaktır gibi sözlerle uzun ve detaylı konuşmak istemiyorum.
Bizim bu konuda iki sorunumuz var. Birincisi asgari ücretin artık ortalama bir ücret olarak görülmesi.
Teorik olarak asgari ücret "bir mesleğe başlama" ücretidir.
Yani bir iş üzerinde hiçbir bilgisi olmayan, mesleğe yeni başlayan çalışanların alması gereken maaştır. Bizdeki gibi geçim şartları üzerinden hesaplanmaz.
Eğitim sonrası çıraklık, staj süreci veya mesleğin ilk yılında primler hariç temel alınabilecek bir rakamdır. Yani bir geçinme ücreti değildir. Dünyanın önemli ülkelerinde zaten bu yönde uygulama vardır. O yüzden enflasyondan bağımlı ya da bağımsız olarak geçinme rakamlarının bağlayıcılığı yoktur.
Asgari ücret zaten bir insanın geçimini belirleyemez. Geçici bir ücrettir, hayatı planlayacak bir ücret değildir.
Hem de evlenip eşi çalıştırmadan çocuk yapacak bir ücret hiç değildir. Ve sağlıklı bir piyasa için böyle olması da şarttır.
Oysa daha önce de dediğim gibi bizim ülkemizde ne yazık ki bu artık genel bir ücrete dönüştü.
Karın tokluğuna yaşarken nasıl ertesi gün hayatına devam edebilecek motivasyonu bulsun insanlar?
Ha yaşıyorsun ha yaşamıyorsun. Bu dünyaya çalışmak ve zenginin hayatını seyretmek için yollanmışsın gibi. Bu dünya başka bir yerin cehennemi olabilir asgari ücretliler için.
Çoğu ülkede asgari ücrette büyük artırımlar yapılması tercih edilmez. Zira bu iş verenin sırtında bir yük oluşturur. Onun yerine iş verenin maliyetlerinin düşmesi hedeflenir. Bu şekilde, iş veren de bunu kendi ürün fiyatına yansıtır. Asgari ücret çok oynamaz ama, alım gücü yükselir veya aynı kalır.
Ha işveren demişken…
Tabii ki bizim de gündemimiz asgari ücretin belirlenmesi şu an. Hepimiz ayrı kanallardan takip ediyoruz konuyu.
Asgari ücret belirlenirken tabii ki işveren de gözetilmeli.
Çünkü işverene ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin acısını işçisi çekiyor yine.
Asgari ücretin yükseldiğini duyan esnaf küçülmeye gidecek. İşten çıkışlar artacak diye düşünüyorum ben. Özellikle küçük işletmeler için.
Kaldı ki zaten bu konudaki ikinci sorunumuz da işverenler.
Ülkede, kaç kişinin asgari ücretin altında çalışmak zorunda bırakıldığını biliyor musunuz?
Bakın kayıt dışı istihdamdan bahsetmiyorum.
Resmi olarak asgari ücret aldığı görülen kaç çalışanın maaşında kesinti uygulanıyor?
Bildiğim kadarıyla -olması gerektiği gibi- bunun işverene cezası var. Ki o da şöyle anlatılıyor:
“İşverenin işçiye asgari ücretin altında bir ücret ödemesi, işveren açısından idari para cezası ödemesini gerektiren bir durumdur. 4857 sayılı İş Kanuna göre komisyonun belirlediği asgari ücreti işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen, işveren, her işçi ve her ay için yüz yirmi beş Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılacaktır.”
Gülsek mi ağlasak mı bilmiyorum ama hesap şöyle oluyor:
Bir senelik çalışan olduğunuzu var sayalım. Diyelim ki ücretiniz üzerinden kesintiye uğratılıyorsunuz. Bu konuda şikayetçi olursanız işvereninize ceza kesilecek. Ne kadar peki?
Kanuna göre çalıştığınız her ay için 125 TL ceza uygulanacak. Yani on iki ay için 12 x 125 hesabından 1500 TL.
İşte gülüp/ ağlayacağımızı bilemediğimiz nokta da burası. Her asgari maaşınızdan 1000 TL kesinti yapıldığınızı varsaysanız aslında 1,5 ay içerisinde patronunuz sizin sebebinizle ödeyeceği parayı sizden zaten kesmiş oluyor.
Kurumlar işverenin değil, işçinin yanında olmalı. Asgari düzeyin altında maaş teklif eden sözde işverenler daha ağır şartlarda cezalandırılmalı.
Daha önce emeğin sömürüsünün nelerle sonlandırıldığını gördük.
Ve unutmayın ki tarih tekerrürden ibarettir.