Kırklareli’de bazen çocuklarla bir araya geliyor ve onların olaylar karşısında verdiği tepkileri ölçüyoruz. Doğum öncesi gelişim ve erken bebeklik boyunca tüm vucudun çok büyük bir kısmını baş oluşturmaktadır. Sefalokodal örüntü adı verilen süreç büyümenin daima en tepede olduğu aşamadır. Bu dönemde fiziki büyüme ve gelişme yukarıdan aşağıya doğru olmaktadır. Yeni doğmuş ortalama bir bebek 51 cm boyunda ve 3.2 kg ağırlığındadır. Zamanında doğmuş bebeklerin %95’inin boyu 45.5-56 cm arsı , ağırlıkları ise 2 ile 4.5 kg arasındadır. Yaşamın ilk iki yılında beyindeki en çarpıcı değişimler nöronlar arası iletişimi artıran “dentritik” adı verilen yayılmadır.
Sinir uyarılarının iletimini sağlayan “miyelizasyon” adı verilen süreç ergenliğe kadar devam eden bir gelişim göstermektedir. Beyin korteksinin iki hemisferi bulunur. Bunlar, sağ hemisfer ve sol hemisfer olarak adlandırılırlar. Bebeklikten itibaren erken yaşam deneyimleri, beynin gelişiminde önemli rol oynarlar. Doğum sonrası sesler, görüntüler, kokular, ten teması, dil ve göz kontağının hızlı akıntısı beynin sinir bağlantılarının biçimlenmesine yardım eder, tıpkı bakıcı bebegin anne ve diğer bakıcılarından gelen uyaranların yaptığı etki gibi bir işlem oluşturur. Yeni doğan bir günde yaklaşık olarak 18 saat uyur.
Yaşamın ilk iki yılında beyinde çarpıcı değişimler gözlenir. Bebeğin sesler, görüşler, kokular, dokunmalar, dil ve göz kontağının kurulması beynin gelişimine yardım eder. Bebeklerin ağırlıklarının neredeyse her 500 gramı için günde 50 kalori tüketmeye ihtiyaçları olduğu söylenmektedir. Doğumdan itibaren anne sütü ile çocuğun beslenmesi neredeyse tüm bilim adamlarının uzlaştıkları konulardan biridir. Sosyal hizmet disiplini ve sağlık disiplinin ortak konularından biri olan yoksul ülkelerde bebeklerin anne sütünden erken kesilmeleri ve hijyen problemleri pek çok hastalık ve anne çocuk kaybına neden olmaktadır.
Yeni doğan bir bebek tümüyle edigen değildir. Refleksler bebeğin bir ölçüde koruma kalkanlarını oluşturur. Örneğin yeni doğan bir bebek nefesini tutabilir ve boğazını kasarak suyu dışarı atabilirler. Refleksler; uyarıcıya karşı yapılandırılmış tepkilerdir, genel olarak bebeğin hayatta kalış mekanizmasıdır. Bebeklerin öğrenme olanağına sahip olmadan önce çevrelerine uyumsal tepki vermelerini sağlar.
Bebeklikte motor beceriler, sinir sisteminin gelişimi, bedenin fiziki özellikleri, hareket yeteneği, bebeğin erişmeye yöneldiği hedef ve beceriyi destekleyen çevre gibi farklı nedenlerin sonucu olduğu ifade edilmektedir. Önemli gelişim psikologlarından biri olan Arnold Gesell (1943) insanların motor gelişimlerinin nasıl oluştuğu ve geliştiği üzerine çalışmıştır. Bebek ve çocukların yuvarlanma , oturuş, duruş ve diğer motor becerilerinin birbirlerine benzer (sabit bir sırada) ve zamansal bir gelişim gösterdiğini bulmuştur.
Ancak sonrasında gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar, gelişim temel taşlarının sırası Gesell’in işaret ettiği gibi sabit olmadığı ve Gesell’in dediği gibi kalıtıma dayanmadığı bulunmuştur. Bilim dünyasında son yirmi yılda, bebeklikte motor gelişimi çalışmaları oldukça yoğunluk kazanmıştır. Psikologların motor becerilerin nasıl geliştiğine ilişkin yeni bakışlar geliştirmişlerdir. Bu sürecte, etkisi gittikçe artan bi,r teori olan dinamik sistemler teorisi Esther Thelen tarafından ortaya konulmuştur. Esther Thelen “Dinamik sistemler teorisi”, motor davranışlarda algılama ve eylemin nasıl birleştirildiğini açıklamaktadır. Thelen teorisi, motor becerilerin sinir sisteminin gelişimi, bedenin fiziki özellikleri, hareket yetenei, bebeğin erişmeye yöneldiği hedef ve beceriyi destekleyen çevre gibi çeşitli etkenlerin sonucudur. Dinamik sistemler görüşünde, motor gelişim, bir genetik tasarımın sonucundan çok daha karmaşıktır.
Bebeklerin doğum anından itibaren refleksleri yeni doğanın davranışlarını yönetirler. Emme, arama refleksleri yaşamda kalmak açısından çok önemlidir. Bebeklerin büyük motor becerileri geniş kas hareketlerini içerir. Duruş ve yürümeye dahil beceriler, bebeklik döneminde gelişir. Bebek için yaşına doğru yürüyebilmek olağanüstü bir durumdur ancak aynı zamanda ince motor beceriler olarak bahsedilen bazı şeylere erişmeye çalışmak, hedefi kavramak hem basarı hemde zariflik sürecinde bir ilerleyiştir.
Büyük motor beceriler geniş kas hareketlerini içerir. Duruş kontrolü ve yürüme dahil temel beceriler, bebeklik döneminde gelişir. Bebekler her ne kadar yürümeyi genellikle ilk doğum günlerine ulaşırken öğrenirse de, yürümeye olanak sağlayan sinirsel yollar şekillenmeye daha önce başlar. Büyük motor gelişimi becerilerinde, bebeklerin eriştiği dönüm noktaları değişiklik gösterebilir. Duyu günlük dilde çokça kullanılmayla birlikte tam da kendi anlamı doğrultusunda kullanılmayan kelimelerden biridir. Çoğunlukla da duygu ile karıştırılmaktadır. Duyu; duyu alıcıları ile bilginin etkileşimi sonucu ortaya çıkar ve algı da duyunun yorumlanmasıdır. Şüphesiz ki algı insanları, çevre ile etkileşim ve uyum sağlamak için temasa geçiren bir zihinsel süreçtir.