Son zamanlarda Kırklareli’de kimle karşılaşırsak karşılaşalım ya hastalığı yeni atlatmış ya da yeni yeni hasta olmaya başlamış oluyor.
Kırklareli, belki de son zamanların en sert kışlarından birini yaşıyor şu an.
Öğrencilik döneminde de buradaydım.
Kayalı gibi yüksek bir mevkide okuduğumu da hesaba katarsak aslında kış bizim için çok daha sert geçiyordu.
Gerçekten rüzgardan uçmayalım diye tanımadığımız insanlarla birbirimize sarılır öyle yürürdük.
Ben mi yaşlanıyorum, yaşlandığım için vücudum eskisi gibi sağlam değil diye mi böyle oluyor bilmiyorum ama bu kış gerçekten benim için çok zorlu geçiyor.
Normalde üşüyen biri değilimdir.
Hatta soğuk kış günlerinde bile ince bir bluzla rahatlıkla oturabilirim.
Ama bu kış sanki çok daha zorlu geçiyor.
Hem de sadece hava koşullarından dolayı değil.
Kış maddi ve manevi derecede beni çok yıpratmaya başladı. Rüzgar sanki dışarıda değil de içimde esiyor gibi.
Yaklaşık on beş gündür kendimi çok da iyi hissetmiyorum. Önce çok sert bir salgına tutuldum. Herhalde çok uzun zamandır bu şekilde hasta olmamıştım.
Öksürmekten sesim kısıldı mesela. Daha sonra önce güzel bir haber daha sonra bu haberin gerçekleşmeyeceği gibi kötü bir haber aldım.
Bu kısım benim için çok zordu. Daha önce de böyle bir şey yaşamıştım ama o sefer, bu kadar sert bir şekilde etkilenmemiştim.
Daha sonrasında da türlü türlü hastalıklar, zaten var olan içsel sıkıntılar… Aldı başını gitti.
Böyle zamanlarda normalde dışarıya çıkıp biraz yürüyüş yapar, biraz nefes doldururum ciğerlerime ama Kırklareli ayazı buna da müsaade etmiyor şu an.
Zaten hastalıktan henüz kurtulabilmiş de değiliz.
Gerçekten o kadar zor bir dönem ki, hastalıkla da birleşince daha da kötü hissettiriyor.
Hayatımda hiç ciğerlerimin bu kadar derin bir şekilde battığını hatırlamıyorum. Öksürüğün canımı bu kadar acıttığını da.
Tüm hastalık sürecim boyunca internetten türlü türlü tarif baktım. Pekmez, bal, nane limon derken hayatımda hiç içmediğim kadar faydalı içecek ve besin tükettim.
Havalar gittikçe soğumaya başlamışken,
Lütfen sağlığınıza dikkat edin.
Pek çok ilde salgın yaşanırken, Kırklareli’nin de bu iller arasında gireceğini düşünüyorum.
Mesela dün okuduğum bir haberde şu satırlar yazılıydı:
“Kış aylarının gelmesiyle birlikte Bolu’da özel ve devlet hastaneleri grip, öksürük ile boğaz ağrısı çeken hastalarla dolarken, bunların çoğunun çocuk hasta olduğu görüldü. Velilerin ise hastalığın okullardan yayıldığı düşüncesiyle çocuklarını okula göndermekte tedirginlik yaşadıkları öğrenildi. Konu ile alakalı açıklama yapan Bolu Valisi Erkan Kılıç, şehirde 6 bin öğrencinin okula gitmediğini, İl Sağlık Müdürü ve İl Milli Eğitim Müdürü ile yaptığı değerlendirmeler doğrultusunda salgının normal bir grip olduğunu ve yüzde 10 oranında azalma gösterdiğini aktardı.”
Bolu’nun tahmini nüfusu 323.570 olarak gösteriliyor. Ve altı bin öğrenci okula sadece grip sebebiyle gidemiyor.
Sadece Bolu değil, Rize’de de buna yakın bir tablo var.
İstanbul’da da buna benzer bir durum yaşanması an meselesi. Kaldı ki Kırklareli sert iklimi ve kesici ayazıyla meşhurken, hastalanmamak için çok çaba göstermek gerekiyor.
Sağlıklı kalın.