Değişiyoruz. Hepimiz, her dakika değişiyoruz. Kırklareli de değişiyor tabii ki. Bazı değişimler büyük kitlelerle oluyor. Buna da toplumsal değişim adını veriyoruz. Her toplumda değişme vardır ve görülür. Bu ön görü şeklinde de olsa her zaman var olmuş bir olgudur.

Bu değişimler belirli zaman aralıklarıyla ve belirli bireyler arasında görülür. Değişme hemen ortaya çıkan ve olacak bir şey değildir. Değişme bir süreç içinde gerçekleşir. Değişme tek yönlü değildir. İyi anlamda da kötü anlamda da görülebilir. Toplumları asimile etmek için dini referans alan ve ırksal olarak da diğer toplumlara müdahale eden bir yapı olmuştur tarihin her döneminde.

Değişme her toplumda görülür. Değişmeyen bir toplum yoktur. Çünkü ilerleme ya da gerileme muhakkak bir toplumun özelliğidir. Belirli bir değişiklik görülmeye başlandığında zincirleme olarak diğerlerini de etkiler. Yani değişim sadece içinde bulunduğu bireyleri etkilemede sınırlı değildir.

Toplumsal değişmeyi etkileyen faktörler vardır. Bunlardan biri fiziki çevre faktörüdür. Bu faktör iklim değişikliklerinden, doğal afet olaylarından, yeryüzü şekilleri gibi olgular insanların yaşantılarına etkileri olur. Örneğin; 17 Ağustos depremi ile oluşan bir felaketin ardından Türkiye’deki yerleşim ve bina yapımları değişim göstermiştir.

Ekonomi, toplumsal değişmeye etki eden en önemli faktördür. Değişen ekonomi dalgaları toplumsal değişmeyi çok fazla etkiler. Örneğin; çöken ekonomiden dolayı işsizlikler çok fazla artar ve toplumsal dışlanmaya bile neden olur. İnsanlar gündelik hayatlarını ve ihtiyaçlarını devam ettiremediği için ve toplumsal dışlanmadan dolayı ekonomik sıkıntının temelinden oluşan göçe başvururlar.

Giderek artan teknolojinin getirisi olan modernleşme de gelişmiş ülkelerin avantajı olup üretmesiyle, gelişmekte olan ülkelerin taklidi sunucu yine bir toplumsal değişmeyi getirir. Küresel bütünleşmenin giderek çoğalmasıyla yerel olanın önemini yitirmesi küreselleşmedir. Küreselleşme de çok gönlü bir toplumsal değişimdir.

Bilim ve teknoloji ile giderek gelişen dünyada değişime neden olur. Artan teknolojiyle makineleşme gelişir bu da beraberinde insan gücüne duyulan ihtiyacın azalmasıyla kırdan kente göçü arttırır. Bu göç dalgası yeni ihtiyaçları var etmekle kalmaz aynı zamanda yeni istihdamlar da yaratır. Bu yeni istihdamlanma olgusu içerisinde de kadınlar da yer alırlar. Yine bu göç olgusuyla da gelişen kentleşme ve sanayileşme kadının iş hayatına atılmasına da etkisi kadınların lehine olacak şekilde olur.

Nüfus miktarındaki değişimlerde toplumsal değişim etkilidir. Örneğin; doğu bölgelerindeki iş olanakları ve yaşam standartları batıya göre daha dezavantajlı oldukları için oluşan ihtiyaçlar sebebiyle bireyleri göçe iter. Bu imkan kısıtlamalarından artan göç ile de nüfus belirli bir yerde belirgin diğer yerlerde ise daha az görülecektir.

Nüfus dengesi ortadan kalkacaktır. Bunun sonucunda da belirli bölgeler daha çok değişim yaşamakta ve ekonomideki paydan daha fazla faydalanmaktadır. Göç vermiş bölgelerin toplumsal değişikliği daha geç olmakta, bu onların örf ve geleneklerinden sapmalarını daha geniş zaman yaymakla avantajlı olmakla beraber, ekonomik gelir dağılımındaki paylarını azaltmaktadır. Bu da gelir adaletsizliğini beraberinde getirir.

Gelir adaletsizliğinden olumsuz yönde etkilenen o bölge toplumunu da yerine göre kanunsuz yollardan gelir payını yükseltmeye iter. Bunun neticesinde ise o bölge halkının toplumdan dejenere (ayrıştırma) olmalarına ve kapalı bir toplum haline gelmelerine neden olur. Toplumsal değişimleri ve asimile olmaları ise daha farklı kulvarlara dönüşür.

Organizmacı kuram çerçevesinden baktığımızda;


Toplumu canlı organizmaya benzetir. Toplumlar insan gibi doğar, büyür ve ölürler. Bu iyi bir süreçtir. Toynbee ve Spengler’de Bu kuram üzerinde ilerlemişlerdir. Spenger’in Temel kuramı kültür organizmalarıdır. Kültür dediğimiz şey bir organizmadır.

Bir biyografi vardır. Her kültürde kendi biyografisini oluşturur. Uygarlık yaratıcı yönünü kaybettiğinde ölür. Bir uygarlık diğer uygarlıktan üstün olamaz. Bir uygarlık sadece bir konuda belirgin bir şekilde kendini ortaya çıkarır. Yani toplumsal değişim bireyden, kitlelere, kitlelerden de tüm toplumları etkileyebilecek bir yapıdır. Değişim kaçınılmazdır ve bir birey etkilediğinde bile tüm toplumu etkileyebilecek özelliğe sahiptir.