Tekrar merhaba.
Dün sizinle sessiz istifa hakkında konuşmuştuk biraz. Daha doğrusu önce iyi bir çalışan olmak üzerine sohbet etmiştik.
Ben bu yaşıma dek iki iş deneyiminde bulundum.
İkisinde de sessiz istifa kavramına denk gelmiş fakat algılayamamıştım.
Önce sessiz istifanın ne demek olduğunu görelim:
“Sessiz istifa, belirlenen mesai saatleri içinde sadece tanımlanan işi yapmak, başka ek sorumluluk almamak, iş-yaşam dengesini korumak ve çalışma sınırlarını belirlemek olarak tanımlanabilir. İş dışında anlamlı bir hayatı kaçırmak istemeyen çalışanların koşuşturma kültürüne ve tükenmişliğe verdiği bir tepkidir.”
Aslında muhtemelen bundan daha önce de denk gelinen bu kavramı isimlendiren kişi bir tiktok kullanıcısı: Zaid Khan.
Khan aslında bir yazılımcı. Yukarıda bahsettiğim şeyleri sessiz istifa olarak tanımlıyor.
Bakınca aslında her işin belli süresi var ve çalışanın bu süre dışında işle ilgili herhangi bir şey yapması gerekmiyor.
Bizim işimizde de böyle bu.
Fakat birkaç fark var.
Bizim işimiz ne yazık ki tek bir kişinin ilgilenebileceği işlerden ibaret değil. Hatta özellikle yerelde gazetecilik yapanlar bilir ki bir kişinin pek çok işi bilmesi gerekir.
Çünkü beklenmedik anlarda beklenmedik işler ortaya çıkabiliyor.
Bir işi yapmakla yükümlü olan bir çalışanın o an daha mühim bir işi olabiliyor, hastalanabiliyor ya da başka bir programda oluyor.
Peki böyle durumlarda yöneticiler ne yapmalı?
Kendimi bir yöneticinin yerine koyduğumda eğer o işi ben yapabiliyorsam, programımın arasına sıkıştırabiliyorsam kendim yaparım diye düşünüyorum.
Fakat yönetimsel mevzular varsa ya da yapmam gereken bir başka proje varsa o işi yapabilecek bir çalışanımdan rica ederim.
Mutlak her iş yerinde tam anlamıyla olmasa da her işten anlayan bir çalışan bulunur.
Ya da zorla karşılaştıklarında, belki biraz zorlandıklarında ya da mecbur kaldıklarında her çalışan her işten anlayabilir demek daha doğru olur.
Gazetecilikte işler biraz böyledir.
İster kabul edin ister kabul etmeyin.
Ben bu güne kadar benden istenen ek çalışmalara hayır demedim. Ekstra bir talepte de bulunmadım.
Çünkü iyi bir çalışan olmaya çalışıyorum. Hem yöneticilerim hem de çalışma arkadaşlarım için sıkışık anları kurtarmaya çalışıyorum.
Sessiz istifa kavramı tam da bu sebeple benim için uygun değil.
Sadece kendi işimi yaparım, gerisine karışmam tavrı benim için doğru bir tavır değil.
Bugün X kişisine yardım etmezsem, yarın o kişiden nasıl yardım talep edebilirim?
Bugün işleri kolaylaştırmıyorsam yarın işlerimi kolaylaştırmalarını nasıl sağlayabilirim ki?
İnsan, şartlar ne olursa olsun talebini ve isteğini dile getirebilmeli tabii ki. Fakat bunlar yapılmadığı zaman saman altından su yürütmek yerine gerçekleri gün yüzüne çıkartmak gerekir diye düşünüyorum.
Daha iyi şartlarda buluşmak dileğiyle…