Kırklareli’de gencinden yaşlısına herkesin internet kullanıcısı olduğunu ifade etmiştim. Bunlar bir yana, internet üzerinde şiddet eğilimi yaygınlaştırılıyor. Özellikle üniversite öğrencileri üzerinde büyük etkisi bulunan bu kavrama beraber göz atalım. Gündelik hayatımız son yüzyılda hızlı bir şekilde değişmiş ve bu değişim sürekli haline gelmiştir. Bunun karşılaştırmasını çok geriye gitmeden de görebiliriz. Bu değişimler en çok da gündelik yaşamımıza yansımış ve ilişkiler açısından belirleyici olmuştur. Bireyler modernleşmenin etkisiyle bireyselleşme sürecine girmiş, ortak değerlere sahip olmanın bilinci günden güne azalmıştır. Bu süreç medyanın hayatımıza yön vermesiyle başlamış, çeşitli platformların ortaya çıkmasıyla da şekillenmiş ve bireylerin gündelik hayatına etkisi altında almıştır.

Şiddet içerikli görseller, videolar paylaşılması bireyler açısından yeni şiddet türlerinin paylaşılmasını da destekler niteliktedir. Son yıllarda artan şiddet videolarının paylaşımı yeni şiddet yöntemlerini de ortaya çıkarması söz konusudur. Şiddetin her türlüsünün kabul edilemeyecek bir olgu olduğunu savunuyoruz. Fiziksel şiddet bir yana psikolojik şiddetin de çokça uygulandığına şahit oluyoruz. En ağır hasara sebep olan psikolojik şiddetin, tedavi edilemeyecek düzeyde ilerlemiş hasarlara sebep olabileceğini de görüyoruz. Aşağılanma, küçümsenme gibi davranışlar psikolojik şiddetin birer türleridir.

Fiziksel şiddetin üzgünüz ki birçok yöntemi vardır, tedavi edilir ancak bireyin psikolojisini de derinden etkileyip kalıcı izler bırakır. Şiddet sadece bireye uygulanmaz, hayvanları sopalarla döverek kemiklerinin kırılmasına sebep olma, arabanın arkasına bağlayarak sürükleme daha da korkunç bir durum olan hayvanı döverek öldürmek veyahut da tecavüz etmek. Bu söylenenlerin hepsi birbirinden korkunç olan durumlardır. Ancak daha da korkunç olanı ve asıl meselemiz olan şiddet uygulanırken çekilen videolar, özellikle hayvanlara şiddet uygulanırken, gülerek çekilen videolara şahit oluyoruz ki bu gülmelerin sebebi “Ben daha güçlüyüm” düşüncesidir.

Sadece sosyal medyaya indirgememeli, bu içeriğe sahip olan görüntülerin televizyon dizilerinde de açık bir şekilde gösterilmesi, kitlenin de şuuraltına işlemekte, bu durum da ani öfke ile saldırganlığı sonuç vermektedir. Diziler haricinde genelde çocuk kitlesini ele alan çizgi filmlerde de ne yazık ki şiddet içerikli sahneler yer almaktadır. Bu durum çocuklar açısından tehlike barındırmaktadır. Çünkü yaşıyla orantılı olarak gelişim çağındadır ve pek çok şeyi etrafındakileri örnek alma ve onları taklit etme yoluyla öğrenir.

Sosyal medya; içerik bakımından çok kapsamlıdır. Başta çocukların ve gençlerin ilgisini çeken internet önce gelişmiş ülkelerde daha sonra ise 1990’lardan itibaren Türkiye’de kullanılmaya ve insanların yaşam tarzlarını etkilemeye başladığını söyleyebiliriz. İnsanlar arası kurulan ilişkiler zamanla dijitalleşmiş, bireylerin gündelik hayatının merkezine oturan bir olgu olmuştur, bu olgulardan biri ise sosyal medyadır. Sosyal medyanın kullanım amaçları arasında en çok iletişim yer alırken eğlence ve boş zaman değerlendirme olarak da kullanıldığını söylemek mümkündür. Sosyal medyanın yaşamımızdaki yeri hakkında yapılan bir araştırmada ortaya çıkan rakamsal değerlendirmelerde oldukça ilgi çekici verilere ulaşılmaktadır. 2015 yılı istatistiklerine göre; Dünya nüfusunun, %46’sı internet kullanıcısıdır. Dünya nüfusunun %31’i aktif olarak sosyal medyayı kullanmaktadır, Dünya nüfusunun %27’si mobil cihazlar üzerinden sosyal ağları kullanmaktadır, 2014 yılı ve 2015 yılı kıyaslandığında dünya üzerindeki internet kullanıcı sayısı yaklaşık %14’lük bir artış gösterirken, sosyal medyayı kullanıcıları %10’luk bir artış göstermiştir, Ülkelere göre internet kullanım oranları dünya ortalamasının %46 olduğu, internet kullanımında Türkiye, %58 ile 19. Sıradadır.

Türkiye için yayınlanan veriler ele alındığında Türkiye’de nüfusun %60’ı, yani 48 milyon kişi internete bağlanmaktadır. Raporda aktif sosyal medya kullanıcı sayısı olarak da 48 milyon olarak aktarılmakta fakat bu sayının tekil kullanım olmadığını belirtilmektedir. Türkiye’deki mobil kullanıcı sayısı 71 milyon iken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyondur.

Kavram olarak şiddet, “kanuna uymamak, kişiye zarar vermek, hakaret etmek, onurunu kırmak, sükûnet ve huzura son vermek; birbirinin hakkını çiğnemek, hırpalamak, incitmek, canını acıtmak için zor kullanmak; yıkıcı aşarı davranışlarda bulunmak ve aşırı derecede öfke ifade eden davranışlar olarak tanımlanmıştır. Geniş anlamda şiddet ise insan üzerindeki fiziksel ve ruhsal etkileri açıkça ölçülemeyen, dolaylı ve somut bir biçimde hissedilen çeşitli baskılardır.

Şiddet kavramının İngilizcesi olan “violence” kelimesi, Latince, “kural tanımadan davranmak, zarar verecek biçimde davranmak” anlamındaki “violentus” kelimesinden 13. yüzyılda eski Fransızcaya oradan da Anglo sakson dillerine yayılmıştır (Etimonline, 2018). Kelime Türkçeye “şiddet” şekliyle Arapçadan geçmiştir ve dilimizde, “karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma, duygu ve davranışta aşırılık” anlamlarına gelmektedir.