Başlıkta yazan kelime size neleri çağrıştırıyor?

Sözlüğe göre yorgunluk şöyle özetleniyor:

“Çalışma ve benzeri sebeplerle bireyin ruh ve beden etkinlikleri açısından verimlilik düzeyinin azalması, bitaplık hali”

Burada göze çarpan bir detay var:

Verimlilik düzeyinin azalması

Yani kendinizi yorgun olarak etiketleyebilmeniz için, verim seviyenizin standarttan daha düşük olması gerekiyor.

Bunun dışında kendinizi insanlara inandıramayabilirsiniz.

Peki ya zor zamanlarda da verimli olmaya çalışan biriyseniz?

Ben, kişisel hayatımda genelde işten kaçmayan biriyimdir mesela. Çoğu insanın aksine çalışarak dinlendiğim zamanlar çok olmuştur.

Lisede de aynıydı, üniversitede de.

Canım ne zaman bir şeye sıkılsa, kendimi ne zaman yorgun hissetsem başka bir işe koyulurdum.

Bir başka derse geçer ona çalışırdım, bir başka işle meşgul olurdum.

Çünkü ben yorgunluğuma odaklandıkça daha çok yoruluyorum. Bitkin bir ruh halinde olmayı kendime yakıştıramadığımdan mı yoksa gerçekten dinlenmeme fırsat vermediklerinden mi bilinmez ama iş yaparak yorgunluğumun azaldığı çok oldu.

İş hayatımda da aynı.

Bazı günler uykumu alamıyorum. Gece geç yatmış oluyorum mesela.

Ertesi gün işimi bitirdikten sonra diğer günlerin işine de geçiyorum. O da bittikten sonra arkadaşlarımın işlerine el atıyorum.

Gün sonunda bitkin de olsam evdeki işlerle de ilgileniyorum.

Yani benim yorgun olduğum zamanlarda verimliliğim artıyor garip bir şekilde. Mutlaka aynı şeyleri yaşayanlarınız vardır aranızda.

Bu yüzden yorgunluğun verimlilikle bağlantılı olduğunu düşünmüyorum.

Ne yazık ki insanlar yorgun olmadıklarında da bahanelerin arkasına saklanıp verim seviyesini düşürüyor.

Bu geçen gün konuştuğumuz iyi bir çalışan olmak ve sessiz istifayla da ilişkilendirilebilir.

İnsan ilişkileri içerisinde bir insanın yorgunluğunu anlayabilmek bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum.

Herkes bir koşturma içerisinde kendi üzerine düşen görevleri yapıyor. Tabii ki bazı insanlar daha hassas.

Böyle de demeyelim de yoğunluktan etkilenme biçimlerimiz farklı diyelim.

Bazısı sadece yoğunluğun lafı açıldığında bile yorulur, bazılarıysa o yoğunluğun altından ezilmeden kalkar.

Ben ikincisinin daha iyi olduğunu düşünüyorum çünkü hayat bizi farklı sınavlara tabi tutmaya devam edecek.

Bazen yorgunluk, bazen keder, bazen acı hayatımızda hep bizim bir adım arkamızda yürüyecek. En iyisi, güzele ve doğruya odaklanıp yürümeye devam etmek.

Çünkü beklediğimiz zaman hayatımızdaki olayları kaçırıyoruz. Aslında kendi hayatımızı kaçırıyoruz.

Kısa ömrümüzde, nelerle karşılaşacağımızı bilmediğimiz anlar mutlaka olacak. Biz iyisi için yorulmaya da devam edelim.

Tekrar görüşebilmek dileğiyle…